Sosyal medyanın hayatlarımızda vazgeçilmez bir noktaya ulaşması siyasal iletişimin temel silahlarından biri olmasını sağladı. Algoritması sayesinde kullanıcı davranışlarının kolaylıkla belirlenebilmesi, mesajların direkt iletilebilmesi ve kişiselleştirilmiş bir yapıya sahip olması sosyal medyayı eşsiz bir araç haline getirdi. Hal böyle olunca siyasi figürler için önemli bir propaganda ve manipülasyon aracına dönüştü.
Cambridge Analytica Skandalı
Sosyal medya manipülasyonu ile ilgili en önemli tartışmalar Cambridge Analytica Skandalı ile ortaya çıktı. 2018 yılında gündeme oturan skandalda Cambridge Analytica isimli veri analiz şirketinin 50 milyon Facebook kullanıcısının verilerini usulsüz kullanarak, 2016 ABD Başkanlık seçimlerini etkilediği öne sürüldü. Benzer şekilde Brexit süreci başta olmak üzere Fransa,Almanya gibi ülkelerin başkanlık seçimlerinde de manipülasyon yapıldığı iddia edildi.
Manipülasyonun Boyutları
Oxford Üniversitesi İnternet Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora göre son iki yılda organize sosyal medya manipülasyon kampanyalarını kullanan ülkelerin sayısı %150 artarak 70’e ulaştı.
Sosyal Medya Mani̇pülasyonlarında Öne Çıkan Platformlar
Araştırmaya göre ülkeler algı yönetimini; hükümet veya parti yanlısı propaganda yapmak, muhalefete saldırmak veya lekeleme kampanyaları düzenlemek, dikkat dağıtmak veya sohbeti ya da eleştiriyi önemli konulardan saptırmak, ayrışma ve kutuplaşma yaratmak, kişisel saldırı veya taciz yoluyla katılımı bastırmak olarak gruplandırılan 5 temel amaç için kullanıyor.
Siber Birlik Aktivitelerinin; Mesajlaşma Ve Birleşme Değerlerinin Stratejileri
Raporun sonucunda başını ABD’nin çektiği pek çok ülkede sosyal medyanın; ‘dezenformasyonu artıran, şiddete sevk eden, medya ve demokratik kurumlara olan güveni azaltan’ bir rol oynamaya başladığını görüyoruz.
ABD Seçimleri Yaklaşırken
Raporda da ortaya konulan karanlık tablo, yaklaşan ABD seçimlerinin manipüle edileceği korkusunu destekler nitelikte. Nitekim 3 Kasım’da gerçekleşecek Başkanlık seçimi öncesi Amerikan kamuoyunda manipülasyon ve yalan haber tartışmaları önemli bir yer kaplıyor. Demokrat aday Joe Biden, Facebook ve Twitter’da kendisi ile ilgili kara propaganda yapıldığını iddia ederken, Twitter bu yalan haber furyasının önüne geçmek için tweetlere uyarılar eklemeye başladı. Bu uyarılar Trump ve kampanya ekibine kadar uzanınca da sansür tartışmaları ortaya çıktı.
Trump – Twitter Kavgası
Esasında Twitter ile Trump arasındaki gerginlik aylar önce başlamıştı. Donald Trump’ın koronavirüs ve George Floyd protestoları sırasında attığı bazı tweetlere ‘şiddeti yüceltme’, ‘kötü davranış’ ve ‘manipüle edilmiş medya’ etiketleri eklenmişti. Bu gerilim üzerine Trump, sosyal medya platformlarının paylaşımlardan hukuki olarak sorumlu tutulmasını öngören bir kararname imzalamış ve “Twitter, saygın bir şirket olmasa ve hukuki hakkım olsa Twitter’ı da kapatırdım.” demişti.
Twitter’ın uyarı etiketi eklediği bazı tweetler
Seçimlere kısa bir süre kala platformların dezenformasyonun yayılmasının önüne geçmek için aldığı tedbirler daha da sertleşti. Son olarak New York Post gazetesinin Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden ile ilgili ortaya attığı iddialara erişim Facebook tarafından kısıtlandı. Twitter ise yasak politikasını Facebook’a göre daha sert şekilde yaparak haber linkinin paylaşımını tamamen engelledi.
New York Post haberine paylaşım engeli uyarısı
Platformların koyduğu engel Amerikan kamuoyunu ikiye bölmüş durumda. Bir kesim ‘Hangi haberi okuyacağımıza Twitter mı karar verecek?’ sorusunu sorarken, diğer kesim manipülatif içeriklerin çoğaldığı bir dönemde ‘yalan haberlerin’ önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyor.
Seçimi kim kazanır bilinmez ama sosyal medyanın seçimlere etkisi uzun süre konuşulacak gibi görünüyor.